18 Mart 2014 Salı

Sucu Hasan: Hodonin'den Tek Hatıra





(Milliyet, 21.01.1967)

16 Mart 2014 Pazar

Budapeşte'deki Galiçya Türk Şehitliği


Budapeşte'de şehitlik için TIKLAYINIZ.
                                            



                            

Oya Dağlar Macar'ın Makalesinde Hodonin


Oya Dağlar Macar'ın GALİÇYA CEPHESİ’NDE OSMANLI BİRLİKLERİ VE SAĞLIK HİZMETLERİ (1916-1917) adlı makalesinden Hodonin'de şehit düşen askerlerimizin tedavi gördüğü hastaneler şöyle yer almış:





Viyana’da ise; 1 Numaralı Garnizon Hastanesi, 2 Numaralı Garnizon Hastanesi ve Habsburg Eğitim Hastanesi, 2 Numaralı İhtiyat Hastanesi, 2 Numaralı Harp Hastanesi, Üniversite Hastanesi (Allgemeine Krankenhaus Wien), Londaz (?) Sanatoryumu, 11 Numaralı İhtiyat Hastanesi, Radetzky Kaiserin Hastanesi, Haydn Nekahathanesi olmak üzere 10 hastane vardı. Ayrıca Nipotra (?) İhtiyat Hastanesi, Trençin (Trencsen, Trencin) İhtiyat Hastanesi, Teplice (Teplitz) İhtiyat Hastanesi, Baden’de Baden İhtiyat Hastanesi ve 17 Numaralı Garnizon Hastanesi, Göding’t e (Goeding, Hodonin) Göding İhtiyat Hastanesi ve Göding Harp Hastanesi, Brno Nekahathanesi, Valbriç Mezeriç (Walbrzych/Valbřich Mezeritch) İhtiyat Hastanesi, Olmütz (Olomouc) 2 Numaralı İhtiyat Hastanesi, Pardubice (Pardubitz) 2 Numaralı İhtiyat Hastanesi (...)

Yine aynı makalede Hodonin'de 2399 askerin tedavi gördüğüne yer verilmiş:




15 Mart 2014 Cumartesi

2006 Yılından Hodonin Türk Şehitliği Fotoğrafları





http://www.vets.estranky.cz/clanky/vpm-okres-hodonin/hodonin.html

Anıttaki Çekçe Yazı


ZDE ODPOČÍVAJÍ TUREČTÍ VOJÁCI,

KTEŘÍ PADLI V HALIČI
V PRVNÍ SVĚTOVÉ VÁLCE
BUDIŽ JIM ČESKÁ ZEMĚ LEHKÁ!

Hodonin Türk Şehitliği'nin Eski Bir Fotoğrafı


Hodonin Türk Şehitliği ve Maria Lubinska

Maria Lubinska. Kontes. Mezarı Türk şehitliğinde. Hodonin’de. 

Hodonin Türk Şehitliği, Çek Cumhuriyeti’nde. 31 Mayıs 1967’de yapılmış şehitlik. Medfun şehit sayımız 387. Şehitliğin bakımından Prag Askeri Ataşeliği sorumlu imiş. 

Neden buradalar peki? Hem şehitlerimiz hem de Kontes Maria Lubinska?

Birinci Dünya Savaşı’nda Galiçya Cephesi’ndeki askerlerimiz salgın hastalık sonucu Hodonin Hastanesi’ne getirilmiş. Maria Lubinska, ben kontesim dememiş, hastabakıcılık yapmış askerlerimize. Buluşmaları böylelikle. Zaten ayrılmamışlar da. 

Aynı cephede şehit olup Bruno, Kromeriz, Olomouc ve Kosice şehirlerine defnedilen 54 askerimizin naaşı da, 1959’da nakledilmiş, Hodonin Şehitliği’ne.

Kontesi neden şimdi hatırladım?

Hakkında genişçe bir yazı yazmış, 2007 senesi sanırım, Mete Akyol’a göndermiştim, çünkü böyle bir kontesin varlığından Mete Akyol haberdar etmişti beni. Yazı, “Bütün Dünya” Dergisi’nde yayımlanacaktı. Olmadı. O yazı şimdi kim bilir nerede?

Kendi yazımdan hatırladığım, Kontes Maria Lubinska, bakımını üstlendiği askerlerimizin tahammül ve sabırlarından etkileniyor. Kiminin kolu kopuk, kiminin bacağı. Zaten salgın hastalık var. Vatanından uzakta, can çekişen, inim inim inleyen bu gencecik fidanlar, bir yandan da son derece etkileyici bir tevekkülle Kur’an ayetleri mırıldanıyorlar.

Maria Lubinska, yakında bir yerde bir Rufai Dergahı’nın varlığını öğreniyor. Dergaha gidiyor. Şeyh Efendiyi dinliyor. Vakur Türk askerinin maneviyatının kaynağını bulmuş olmanın heyecanıyla gecenin sonunda Rufai Şeyhine bir soru soruyor.

“Ben, Türk askerlerinin vakar ve sabrından çok etkilendim. Onların bu metanetlerini okudukları kitaba borçlu olduklarını anladım. Sizi dinledim. Müslüman olmak istiyorum. Fakat benim başım açık. Aldığım eğitim, çevrem, alışkanlıklarım başımı hemen kapamamı engelliyor. Ne yapacağım? Müslüman olamayacak mıyım?”

Şeyh Efendi diyor ki: 

“Siz mitoloji okumuşsunuzdur. “Daphne”yi bilirsiniz. Ben size, “Defne” ağacının sırrını söyleyeyim, siz ne yapacağınıza kendiniz karar verin. Defne ağacı, namus ve ahlakın sembolüdür. Bu nedenle yapraklarını hiç dökmez. Siz namus ve ahlakınızı koruduktan sonra başınız açık da olsa hiç açık ve çıplak kalmazsınız.”

(Zeus'un oğlu Apollon, su perisi Daphne'yi görür. Apollon’dan intikam almak isteyen Eros, aşk okunu Apollon'un kalbine, nefret okunu da Daphne'nin kalbine saplar. Apollon her gün ormana Daphne'nin güzelliğini seyretmeye gider. Apollon'dan korkan ve kaçan Daphne, bir gün artık daha fazla dayanamayacağını anlar. Apollon tam Daphne'yi yakalayacakken, genç kızın ayakları toprağa doğru kök salar, kolları dallara, saçları yapraklara döner. Daphne, artık Defne Ağacı’dır. Apollon kalp atışları hala duyulan ağaca sarılarak adını sonsuza dek yaşatacağına yemin eder. Defne ağacının yaprakları yaprağı o günden beri kahramanların tacını süsleyen bir zafer sembolüdür. C.Z)

Başına kahramanlık tacı diye Defne yaprakları takılacak Rufai Şeyhi gibi “erkek”ler yetiştirmedikçe, Maria Lubinska gibi “kontes”ler neden Müslüman olmuyor, başlarını neden örtmüyor, başörtülü kızlarımıza Defne ağacının her daim mütesettir “edeb”ini neden aşılayamıyoruz, diye sorsam, bu yazının sonunda nasıl da kaba kaçar, nasıl da çiğ düşer, öyle değil mi? 

Peki, Kontes Müslüman oldu mu? 

Bilmem. 

Vasiyeti üzerine Hodonin mezarlığına defnedildiğini, orada, Müslüman Türk askeriyle birlikte yan yana yattığını biliyorum.

http://www.yenisakarya.com/t%C3%9Crk-ehtlndek-kontes-yazisi-2960.html

Hodonin Türk Şehitliği'nin Hikayesi ve İsmail Erez

Osman Özdeş Hodonin’deki Türk Şehitliği 24 Ekim 1975’de Asala tarafından şehit edilen Türkiye’nin Paris Büyükelçisi İsmail Erez, Çekoslovakya’nın başşehri Prag’da elçi iken Birinci Dünya Savaşı’nda Galiçya cephesinde şehit düşen Türk askerlerinin, defnedildiği mezarlığın yerini tesbit etti. Buraya bir abide inşa ettirdi ve resmi törenle açılışı yapıldı. İsmail Erez’in bu konuda Osman Özdeş’e yazdığı mektubu özetleyerek aşağıda sunuyoruz.


İki sene kadar önceydi. Roma Büyükelçisi olan İsmail Erez’e, Malta adasını ziyaretleri sırasında tarihi yerleri gezdirmiştim. 1565 Malta Muhasarası sırasında can veren otuz bin civarındaki Türk şehitleri konusu bizi, İsmail Erez’in Çekoslovakya’daki hatıralarına götürdü. Hikâye, 1964 senesinin bir sonbahar gününde, Türkiye Büyükelçisi olarak Prag’da göreve katıldığı noktadan başlıyordu. İsmail Erez'in hatıralarını Phonecia otelinde şamdanlarla aydınlatılmış salonunda dinledim. Bir hafta süreyle kaldıkları otelin şeref direğinde Türk bayrağının dalgalanışını gururla seyrettiğim günler, geçti gitti. Ayrılırken, Hodonin Şehitliği hikâyesini yazıp göndereceğini vaad etmişti. Bir süre sonra büyük bir zarf adresime ulaştı.

 İsmail Erez’in mektubu şöyleydi:

Prag’da Türkiye Büyükelçisi sıfatıyla görevime başladıktan bir müddet sonra Dışişleri Bakanlığı’ndan, Milli Savunma Bakanlığı’nın müracaatına atfen, bir yazı geldi. Çekoslovakya’daki Türk şehitliklerinin durumu hakkında bilgi isteniyordu. Konuyu bizzat ele aldım. Büyükelçilikteki dosyaların tetkiki neticesinde, Birinci Dünya Savaşı sırasında Galiçya cephesinde çarpışan kuvvetlerimizden bazı yaralıların muharebe hattı gerisinde bulunan ve o zaman Avusturya – Macaristan İmparatorluğu’na dâhil Çekoslovak topraklarındaki askeri hastanelere nakledildiklerini, bunlardan bir kısmının tedavi sırasında vefat ettiklerini, bir kısmının ise tedavi süresi içinde, hastanelerin bulunduğu bölgelerde çıkan salgın hastalıklara tutularak öldüklerini ve mahalli mezarlıklara gömüldüklerini tesbit ettim. Bu arada, ölülerimizin hemen hepsinin Çekoslovakya’da Moravya bölgesini merkezi olan Brno şehrinin takriben 45 km. cenubundaki Hodonin kasabası mezarlığında olduğunu öğrendim. Dosyalardaki kayıtlara göre, Hodonin’de “Türk Şehitliği” diye anabileceğimiz bu bölgedeki Türk mezarlarının muntazam ve bakımlı olduğu, mezar taşlarının dahi bulunduğu yazılı idi. Bununla iktifa etmeyerek Hodonin’e bizzat gidip şehitliğimizin durumunu görmek ve müşahadelerimi Dışişleri Bakanlığı’na nakletmek istedim. Bu ziyareti yaptığımda Hodonin kasabası mezarlığı bekçisi beni, fevkalâde bakımlı, her mezarı bir küçük bahçe manzarası arzeden kabristanın sonundaki bir sahaya götürdü. Mezarlık bekçisi Türk şehitliğinin yeri olarak bana burayı gösterdi. Bu sahada Türkler’in medfûn bulunduğunu gösteren en ufak bir işaret yoktu. Önce, bekçinin ifadesine inanamadım. Hodonin belediyesine müracaat ettim. Bekçinin ifadesini teyid eylediler. 

Kontes Mari Lubinska 

Yine bize ait olduğu anlaşılan sahada muntazam bir mezar ve taşında kitabesi mevcuttu. Bu mezarın ise Mari Lubinska adında bir kadına ait olduğu anlaşılıyordu. Yaptığım tahkikat neticesinde, bu kadının Polonyalı bir kontes olduğu, Birinci Dünya Savaşı sırasında gönüllü hastabakıcı sıfatıyle Hodonin hastanesinde çalıştığı, bu arada hastaneye getirilen Türk yaralılarına da baktığı, hastalanıp genç yaşında öleceğini anladığı zaman Hodonin mezarlığındaki Türkler’in yanına gömülmesini vasiyet ettiğini ve bu vasiyetinin yerine getirildiğini öğrendim. Büyükelçilikteki arkadaşlarımı zaman zaman Hodonin’e gönderdim. Bu ziyaretlerde, Hodonin belediyesi kayıtlarından Kabristan’da medfûn 333 Türk’ün isimleri ile defin tarihlerini bulmak ve bunların bir listesini almak mümkün oldu. Ama maalesef şehitlerimizin memleketteki doğum yeri ve doğum tarihi kayıtlı değildir. Ayrıca, Birinci Dünya Savaşı sonlarına doğru hastanelerdeki Türklerle anlaşmayı temin için bir küçük “Türkçe-Çekçe” ve “Çekçe-Türkçe” lûgatçık hazırlandığı öğrenildi. Hodonin belediyesi kayıtlarında sadece 333 Türk’ün isimleri bulunmakla beraber Hodonin mezarlığında bir rivayete göre 1000-1500, hattâ 2000 Türk’ün medfûn olduğu söylendiği tesbit edildi. Öte yandan, bölge hastanelerinde tedavi gören, Türkler’den bir kısmının Hodonin’de Çek kadınları ile evlenerek yerleştikleri, bunların çocuklarının okullarda “Turco” diye anıldıkları anlaşıldı. Bu son hususu aslen Moravyalı olan ve ilkokul tahsilini Hodonin’de yapan Çekoslovakya Dışişeri Bakanlığı Protokol Genel Müdürü Büyükelçi Dr. Jaroslav Jecny de teyid eyledi. Hatta kendi sınıfında bunlardan bir iki arkadaşı olduğunu belirtti. 

İki Nineden Gelen Mektup: 

Kocalarını Bekleyenler Hodonin’deki Türk şehitliği konusu, Prag’dan gelip geçen gazeteciler vasıtasıyla Türk basınına da intikal etti. Böylece şehitlerimize karşı olan hizmetimizi gönül huzuru içinde bir noktaya kadar getirmiş oluyorduk. Bu tarihten sonra Edirne’den iki nineden birer mektup aldım. İkisi de ayrı ayrı kocalarının Birinci Dünya Savaşı sıralardı Galiçya’da çarpışırken yaralanarak Hodonin askeri hastanesine kaldırıldıklarını, kendilerine gönderdikleri mektupların kesildiğini bildiriyor ve kocalarının hatırasına sadık kalarak 1917 yılından beri evlenmediklerini de belirterek, eşlerinin Hodonin şehitliğinde medfûn olup olmadıklarının tahkik ve tesbiti ile kendilerine malûmat verilmesini istiyorlardı. Şehitlik kayıtlarının tetkikınde, bunlardan birisinin Hodonin’de medfûn olduğu anlaşıldı. Diğerlerinin ismi tutmuyordu. İkinci ninenin kocasının ismine benzer olanlar da vardı. Her hâlukârda tahkikatımın neticesini birer mektupla kendilerine bildirerek, listelerden birer nüsha ve şehitlik fotoğraflarından birer adet gönderdim.

Hayat Tarih Mecmuası [ Dergisi ] Sayı: 1, Yıl: 9, Şubat 1973'dan

 http://www.turkalemiyiz.com/asil/balkanlarrumeli.asp?id=561

Hodonin Türk Şehitliği'nin Konumu


Şunu daha büyük bir haritada görüntüle: Hodonín

Çekoslovakya'daki Türk Şehitliği Açılıyor (21.05.1967)